Depresyon Nedir?
Kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklar sonrasında gelişen
çökkünlük halidir. Aşağıdaki dokuz belirtiden en az beşinin (ilk iki belirtiden
en az biri bulunmak üzere), en az iki hafta süresince var olması durumuna
"major depresyon" denir.
Belirtiler
1-Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu-durum
hali ( kendini mutsuz,ağlamaklı,kederli hissetme hali).
2-Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve
zevk almada azalma (daha önce keyif alınan işler,hobiler ve alışkanlıklardan
artık hoşlanmama,mecburen yapma hali,(dünyayı verseler umurumda değil şeklinde
bıkkınlık hisleri,bazı kişilerde cinsel isteksizlik ).
3-Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı ( bir
ay içinde vücut ağırlığının %5 ’inden fazlasının artması ya da azalması) ya da
hemen her gün iştahta artma yada azalmanın olması.
4-Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırır uyku hali.
5-Hemen her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik,hareketlilik halinde
azalma ya da huzursuzluk (oturmayı veya yatmayı yeğleme ya da sıkıntıdan
yerinde duramama)
6-Hemen her gün halsizlik ,yorgunluk hisleri,daha önceki günler kadar enerjik
hissetmeme.
7-Hemen her gün kendini değersiz hissetme,küçük görme,kendini beğenmeme,suçlu
ya da günahkar hissetme hali.
8-Hemen her gün düşünme ya da konsantrasyon yeteneğinde azalma olması
(konuşulanlara,okunan şeylere,izlenilen tv programlarına dikkatini verememe,
söylenilenlerin bir kulaktan girip diğerinden çıkması gibi) ya da kararsızlık
hali.
9-Tekrarlayan ölüm düşünceleri,intihar planları veya eylemlerinin varlığı.
Depresyonu Anlamak
Çoğu araştırmada % 8-20 oranında major depresyon düzeyinde depresif şikayete
rastlanmıştır. Kalıtımsal eğilimin olduğu major depresyon vakalarının 30 lu
yaşlarda en yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir.
Major depresyon ayrılmış ve boşanmış kişilerde en çok;bekar ya da evlilerde ise
önceki gruba oranla daha az gözlenmiştir. Eşini yeni kaybetmiş kişilerde ise
gene yüksek oranda major depresyona rastlanmıştır. Gene bir çalışmanın
sonuçlarına göre bekar kadınlarda evlilere göre daha az oranda depresyona
rastlanmış ; erkeklerde ise evlilik, depresyon riskini bekarlığa göre
azaltmıştır. Bu kişilerin ailelerinde intihar ve alkolizme yüksek oranda
rastlanmıştır.
Yapılan bir çalışmada son beş yıl içinde en az altı ay süre ile işsiz kalan
kişilerde 3 kat daha fazla major depresyona rastlanmıştır.
Major depresyonun erkekler için hayat boyu görülme olasılığı % 2-12 ; kadınlar
için % 5-26 arasında bulunmuştur. Araştırmalara göre her yıl major depresyon
hastalarına yüz bin kişide 247-598 kadın; 82-201 erkek yeni vakanın eklendiği
saptanmıştır.
Depresyonun oluşumunda etkili olan kişisel özellikler:
-Öfke ve nefretin, çevresindeki kişilerin kaybına yol açacağı düşüncesiyle
onlara yönlendirilemeyip, kendisine yönlendirilmesi (bu yapıdaki bir kişilik
hayatın ilk 1-2 yıllık döneminde düzenli ve yeterli bir anne-çocuk ilişkisi
yaşamamıştır.Kişinin yaşadığı depresyon gerçek ya da farz edilen bir kayıp ile
bağlantılıdır).
- Kişinin kendisi,çevresi ve gelecekten beklentileri,idealleri ile kendi gerçek
durumu o kadar farklı, gerçekdışı ve orantısızdır ki , bu yüksek standartlara
ulaşamamak kişide güçsüzlük ve yalnızlık düşünceleri ile depresyona yol
açabilir.
-Kişinin süper egosu ( üst benlik) o kadar kuvvetli ve baskındır ki sürekli
kişiyi kısıtlayıp, suçlar, zevk verici ,rahatlatıcı etkinliklerden ala koyup,
adeta işkence eder.
-Kişinin çevresindekiler ondan o kadar çok şey beklemektedir ki ,kişinin bu
beklentileri karşılaması olanaksızdır. Bu da zayıflık ve çaresizlik
düşüncelerinin gelişip, depresyona gidişe yol açabilir.
-Kişinin küçüklüğünden itibaren sevip, saygı ve gurur duyacağı, ondan da destek
ve sıcaklık göreceği, benzemek istediği, imrendiği, idealize ettiği düzeyde bir
kişi (baba, anne, öğretmen ,akraba vs) yoktur. Bu da kişiliğin gelişimini
olumsuz yönde etkiler ve kendine güven kaybı ve depresyona yol açabilir.
-Çocuklukta anne-baba ayrılığı ya da kaybı, stresli koşullar karşısında yeterli
desteği bulamayıp, yanlış ya da yetersiz başa çıkma mekanizmaları
geliştirmesine, bu da ileri dönemde depresyona zemin hazırlayabilir.
- Sahip olunan kişilik yapıları da depresyon gelişiminde etkilidir.
Obsesif-kompulsif ,bağımlı, histrionik ve sınırda (borderline) kişilik
bozukluğu gösterenlerde depresyona eğilim daha yüksektir.
Depresyon Belirtisi
Kişi ağlamaklı, neşesiz, sanki dünyayı sırtında taşıyor gibi bitkin, omuzları
çökmüş bir görünümdedir. Kişilerin eğlenip güldüğü şeyler, onlarda ayni etkiyi
oluşturmayabilir.
Bazı durumlarda da kişiler bu durumda olduklarını kabul etmek istemezler ve
bunu göstermezler. Bu durumda kişi vücutsal belirtiler (baş, karın, eklem vs.
ağrıları, çarpıntı, nefes darlığı gibi kaygı durumları ya da cinsel bozukluk
belirtileri ile başvurabilir.
Karşılaşılabilecek cinsel bozukluk durumları arasında hem erkek hem de
kadınlarda cinsel istekte azalma, ön sıralarda yer tutmaktadır. Kadınlarda
depresyon sırasında adet dönemlerinde geçici kesilmeler, orgazm sorunları
görülebilmektedir. Erkeklerde ise erektil disfonksiyon diye adlandırdığımız
sertleşme bozukluğu görülebilmektedir. Bazı vakalarda ise atipik depresyon
dediğimiz durumlarda ( klasik depresyondan farklı olarak aşırı uyku, kilo alma,
uykuya dalma güçlüğü, sabah veya akşam mutluluk düzeyinde kötüleşmeler ) cinsel
istekte artışlar ve tekrarlayıcı cinsel ilişki istekleri görülebilmektedir.
İstek ve ilgilerde azalma ve kayıplar başlangıçta bir takım şeyleri mecburen ve
daha uzun sürede ,oflayıp,puflayarak yapmakla başlar. Hoşlanılarak yapılan
etkinliklerde de azalma ve artık hiçbir şeyden zevk almama , hayattan soğuma
ile sürer. Kişiler çocukları, eşlerine karşı hiçbir şey hissetmezler . İntiharı
tek çıkar yol olarak görebilirler.
Kendiliğinden yaptıkları doğal hareketleri azalır. Bakışları yere doğru
yönelmiş olup, boyun ve gövdeleri öne eğik durur. Konuşmaları da hareketleri
gibi azalmış olup, yavaş ve kısık sesle konuşabilirler. Sorulara yanıt vermek
için gereken süre uzamış ve tek kelimeyle yanıt alınmıştır. Zamanın çok yavaş
geçtiği ya da durduğu şeklinde bir algı yaşanmaktadır. Unutkanlık, konuşma, tv
den bir şeyler izleme ,konuşulanları anlama gibi konsantrasyon gereken
durumlarda dikkati yoğunlaştıramama " söylenenlerin bir kulaktan girip
diğerinden çıkması" durumu oluşmaktadır. Karasızlık basit şeyler üzerinde
bile seçim yapamama bulunmaktadır. Geçmişin acı hatıraları daha çok hatırlanıp,
ısrarla bunların akla gelip, kendini suçlama, geleceğe yönelik umutsuzluk,
hiçbir şeyin daha iyi olmayacağı, hastalığının artacağı, ekonomik düzeninin
bozulacağı , "ne olacak bu memleketin hali" şeklinde verimsiz
kötümser düşünceler gözlenir.
Kişilerde olumsuz ya da gerçekdışı değerlendirmeler görülebilir. Bir şeylerden
yoksunluk, eksiklik düşünceleri, kendini yeterli görmeme, gerçeküstü boyutta
kendini suçlama, ümitsizlik, kötümserlik, kendine kimsenin yardım edemeyeceği
düşünceleri, ölüm ve intihar düşüncelerinin yineleyerek akla gelmesi fazla
miktarda görülmektedir. Tedavi olmayan ya da yetersiz tedavi alan hastaların %
15 e ulaşan bir kısmında intihar görülebilmektedir.Uyku bozukluğu gece çok
fazla miktarda uyanma ve sabah normalden erken uyanıp, bir daha uyuyamama ile
karakterizedir.
Depresyon Teşhis Tedavi
Hangi
olaylar sonrası depresyon görülebilmektedir?
Daha çok ilk depresyonun ortaya çıkmasında çevresel streslerin önemi vardır.
Özellikle 11 yaş öncesi anne ya da baba kaybı olan kişilerde sonraki yıllarda
depresyon daha sık görülmektedir. Sonraki yıllarda depresyon oluşturucu
çevresel etkenler arasında en çok eş kaybı gelmektedir
Depresyon nasıl seyreden bir rahatsızlıktır?
Depresif bir hastalık atağı yaşayan kişilerin en az %50 si bu atağı tekrar
yaşarlar.2 ve üstündeki sıklıklarda yaşandığında ,izleyen 3 yıl içinde tekrar
rahatsızlanma riski %70’lere çıkmaktadır. 1 yılın sonunda major depresyon
vakalarının % 40’ının iyileştiği, % 20 sinin çok hafif yakınmaları olup,
depresyonlarının şiddetinin azaldığı, %40 vakada ise major depresyonun sürdüğü
gözlenmiştir.
Major depresyonda kalıtımın rolü:
Genel nüfusla kıyaslandığında birinci derece yakınlarındaki risk 1.5-3 kat daha
yüksek bulunmuştur. Gene yetişkin birinci derece yakınlarda alkol bağımlılığı
riski yüksek bulunmuştur. Depresyonlu ailelerin çocuklarında, dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğuna rastlanma riski de daha yüksektir
Tedavisiz geçmez mi?
Depresyon tedavi edilmediğinde ortalama 7-14 ay sürmektedir. Tekrar etmeme
halinin yaşam boyu şansı % 25 ten azdır. Tedavi ile rahatsızlık 2-4 ay
sürmektedir
Tedavi nasıl olmaktadır?
Tedavi ilaç tedavisi yanında dinamik psikoterapi (kişinin geçmiş yaşam
öyküsünün alınıp , şimdiki sorunların kökenleri ve amaçlarını,kişinin zorluklar
karşısındaki savunma mekanizmalarını ve depresif temel düşünce biçimlerinin
saptanıp,düzeltilmesine çalışılması) ile mümkündür. Bu tedavinin haftada bir
gün (50 dakikalık bir seans) şeklinde en az 10 seans olmak üzere uygulanması
gerekmektedir
Tedavi ne kadar sürdürülmelidir ?
Antidepresif tedavinin en az 6 ay sürdürülmesi uygundur. Erken kesildiğinde
(daha iyi hissedilmesi, ekonomik nedenler ,yan etkiler vs. nedeniyle) en riskli
dönemin ilk 4-8 hafta olduğu ama sonrasında da erken kesim halinde riskin
yüksek olduğu saptanmıştır.
Depresyon neden önemlidir?
Major depresyon hastalarının % 15 kadarı intihar ederek hayatlarına son
vermektedir. Hastanede yatan diabet,kanser,kalp hastalıkları,felç gibi
rahatsızlıkları olan kişilerin % 25 inde major depresyon görülmektedir.
Depresyon kişilerin mesleki başarısını düşürmekte ve iş kayıplarına ; cinsel
bozukluklara yol açarak evlilik sorunlarına; kişinin durumun etkisinden
kurtulmak, kendini rahatlatmak için alkol ve uyuşturucu maddelere yönelmesi
sonucu trafik kazaları, kavga ve suça yönelme görülebilmekte ,ruh sağlıkları
bozuk çocuklar ve sonuçta ruh sağlığı bozuk bir toplum olmamıza yol açmaktadır.
Bu yazıyı yazan Doktora ulaşım bilgileri:
 |
Prof. Dr. Yusuf AKCAN
Gastroenteroloji Uzm.
Ozel Istanbul Onkoloji Hastanesi
Tel. : 0 530 286 29 80
Tel. : 0 532 652 52 06
Cevizli Mah. Toros Cad. No : 86 PK:34846 Maltepe / Istanbul
( Gulsuyu Metro duragi karsisi)
|
|